Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Haniye, sahipsiz hayvanlar ve yeni yasa-2

Yazının Giriş Tarihi: 11.08.2024 13:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2024 13:06

"İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz. "

Anatole France.(1844-1924)

‘’Birleşik Krallık’ta Hayvan Refahı ve Sokak Hayvanları Yönetimi’’ adı altında birkaç gün önce düzenlenen bir online toplantıya katıldım. Sevgili arkadaşım, çok uzun yıllardır İngiltere’de yaşayan Veteriner Hekim Bülent Başaran hem güzel ve Türkiye’ye de model olabilecek örnekler anlattı hem de anlattıklarıyla yüreğimizi burktu.

Neydi yüreğimizi burkan?

İngiltere’de hayvan hakları ve refahı mücadelesinin yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişinin olması ve şu anda sorunsuz yürüyen bir sisteme sahip olmalarıydı. Zira biz, genel gerekçelerine 1932 yılındaki köpek itlafını öngören bir Tamim örnek gösterilip ‘’Cumhuriyet dönemi böyle yapmış, ne var bunda’’ diyerek kandırılmaya çalışılan, Tamim’den 92 yıl sonra, 2024 yılında köpekleri öldürmeye başlayan bir toplumuz hali hazırda!!!!

Katıldığım bu online toplantıda, sohbet sırasında muayenehanelerimizde gelişen ilginç diyaloglardan bahsettim katılımcılara.

Mesela, mikroçiple kimliklendirme sürecinde bir hasta yakını diğerine ‘’yatak odalarımıza kadar girecekler, sürekli bizi dinleyecekler, bu nedenle çip taktırmayı düşünmüyorum’’ derken akıllı ve duyarlı sekreterimiz sevgili Belgin, dinlemede asıl tehlike olan cep telefonlarını hatırlatmıştı onlara.

Bir de birlikte yaşadıkları evcil hayvanlarından bahsetmeyi çok sevdiğinden bahsettim hasta yakınlarımızın ve en çok duyduğumuz cümleyi söyledim onlara.

‘’X’i evimize almadan önce, hiçbir hayvana dokunmamıştım, onunla yaşamaya başladıktan sonra sokaktaki diğer hayvanlar dikkatimi çekmeye başladı, onların sevgi, beslenme, sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını nasıl giderdiklerini düşünmeye başladım, şimdi sokakta baktığım bir sürü can var’’ der çoğu hasta sahibimiz/yakınımız.

(Bu anıları sizlerle de paylaşmamı öneren, toplantının katılımcılardan kıymetli Hocam, MAKÜ Etik ve Deontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Volkan Genç’e de bu önerisinden yazı konumun çıktığını ifade ederek teşekkür etmiş olayım buradan)

İşte bu nedenle, bahsettiğim duygulara sahip olmayanların hayvanlarla ilgili kararlar almaması gerekiyor.

Sahipsiz hayvanlarla ilgili, Hayvan Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikleri içeren kanun yürürlüğe girdikten sonra, Niğde ve Altındağ başta olmak üzere, ülkenin bir çok yerinden köpek katliamı haberleri gelmeye başladı.

Yukarıda bahsettiğim, hayatında bir kez olsun bir kedinin, köpeğin başını okşamamış, bir sokak köpeğine bir parça ekmek verdiğinde peşinden nasıl ayrılmadığına şahit olmamış, yavrularını emziren bir anne köpeğin sevgi dolu bakışları ve şefkati kadar, yavrularını korurken gözlerindeki ateşi görmemiş, bir köpeğin doğum sancılarına, bebeği doğduktan sonra onu temizleyip emzirmeye başlamasına, birkaç dakika önce doğmuş bir bebeğin annesini tanıyıp emerek verdiği yaşam mücadelesine şahit olmamış, sesini kokusunu tanıdığı insanları görünce yüzde yüz güven duygusuyla teslimiyet yaşayan köpek ve kedileri bilmemiş, insanı yaratılmışların ‘’en mükemmeli, en şereflisi’’ gören insanların yazdığı, imzaladığı, onayladığı ve adeta gururla duyurduğu kanunun sonucudur bu haberler.

UYARMIŞTIK!

Elbette 5 yıllık eğitim veren fakültelerde, hayvan sağlığı, refahı, beslenmesi ve hayvan sağlığının halk sağlığı üzerindeki etkileri ile ilgili ‘’Karşılaştırmalı Veteriner Tıp’’ eğitimi alan bir mesleğin mensupları ve meslek örgütlerinin yöneticileri olarak bizler, salt hayvan sevgisi üzerinden yapmadık uyarılarımızı.

Bilimin, aklın, evrensel veteriner hekimlik etiği ve tıp etiğinin çerçevesinde, hayvanlar, insanlar ve çevre için bilimsel, ekonomik, akılcı ve insancıl çözümleri önerdik. Bu önerilerimiz içinde, en çok vurguladığımız ‘’Merkezi yönetimde Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulması, yerel yönetimlerde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı, Veteriner İşleri Genel Müdürlükleri’nin kurulması, Veteriner Hekim ve Hayvan Sağlığı Yardımcı Personeli’’ istihdam edilerek 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’nun uygulanması idi.

Ancak, ‘’köpek için bütçe ayırmaya ne gerek var’’ zihniyeti, bizi 2004’ten bugünlere getirdi. Bugün de değişen çok fazla bir şey yok. Hala müdürlükler yok, olanların müdürleri Veteriner Hekim değil, hatta meslek örgütleri belediye başkanlarından randevu alamazken, STK’lar randevu alıp görüşebiliyor ve biz ısrarla söylemeye devam ediyoruz, ‘’İNSAN SAĞLIĞI SORUNLARININ DOKTORSUZ, HUKUK SORUNLARINI AVUKATSIZ ÇÖZÜLEMEDİĞİ GİBİ HAYVAN SAĞLIĞI SORUNLARI DA VETERİNER HEKİMSİZ ÇÖZÜLEMEZ.’’

Normal şartlarda bunu söylemeye gerek olmaması gerekir ama burası Türkiye Cumhuriyeti ve her siyasi partiye, söz konusu hayvanlar olunca aynı uyarıları yapmak gerekebiliyor!

Yazının başlığına gelirsek, geçen hafta Sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin sözünü taşımıştım bu köşeye tarihe not düşmek için. Bu hafta da kurucusu bir Veteriner Hekim olan Büyük Birlik Partisi Genel Partisi Mustafa Destici’nin cümlelerini paylaşmak isterim sizlerle.

Veteriner Hekim Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu partinin bugünkü Genel Başkanı Sayın Destici, 23 Temmuz 2024 tarihli bir demecinde ‘’Sahipsiz olanları uyutalım diyoruz, bu kadar basit’’ demişti.

Bu kadar basit olmadığını ve etkin kısırlaştırma ile 5199’un uygulanması gerektiğini hatırlatıyor, Anatole France’in yazının başlangıcındaki cümlesini Sayın Destici ve O’nun gibi düşünenler için buraya bırakıyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.