Hangi partiden olursa olsun, bu ülkenin tüm yurttaşları; sosyal adaletin olduğu, sosyal devletin güçlendiği, adaletin tarafsız ve zamanında tecelli ettiği, işsizliğin azaldığı ve gelir dağıtımının dengeli olduğu, özellikle kamuda liyakatin egemen olduğu, sosyal ve siyasal hakların özgürce kullanıldığı, herkesin devletin korumasında olduğu duygusuyla korkusuz yaşadığı, çocuklarının geleceğinden emin olduğu, yaşlılığını rahat ve mutlu geçireceği, pasaportunun itibarının yüksek olduğu, diğer ülkelerin vize istemediği, uluslararasında spor, bilgi yarışmalarında başarıların alındığı bir devlete sahip olmak, böyle bir sistemde yaşamayı ister.

Böyle bir ülkede yaşamanın özlemiyle her akşam yatıp, her sabah, bir olumsuz haberle, bir acıyla, bir umutsuzlukla uyanmanın yarattığı travma ne zaman bitecek?

Bu özlemi bırakın, tam aksine daha da katmerleşerek devam eden gelişmeler, toplumumuzda sosyal travma yaratmaya başlamış durumda.

...

Bu sabah, İzmir Selçuk’ta yanarak can veren beş çocuğun haberi ile uyandım. İşyerine gelince, bilgisayardan sadece son bir haftanın haberlerini bir taradım ve sadece küçük bir kısmını size aktarmak istedim.

...

Haber 1- İzmir'in Selçuk ilçesinde yaşları 1 ila 5 arasındaki 5 kardeş evde çıkan yangın sonucu hayatını kaybetti. Annenin kâğıt toplama işinde çalıştığı, babanın hırsızlıktan ve madde kullanımından cezaevinde olduğu, annenin çocuklar üşümesin diye sobayı yanık bıraktığı ve kapıyı kilitleyerek gitti evde, sobadan çıkan yangın sonucu, evde kilitli kalan 1 ile 5 yaşında 5 kardeş yanarak can verdi.

Haber 2- Samsun'da kaldığı yurdun 6. katından atlayarak intihar eden 22 yaşındaki Doğuş Can Kavaklı'nın olaydan üç gün önce Asarcık Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın personel alımında 82 KPSS puanıyla birinci sırada girdiği mülakattan elendiği, yerine 10 puan altındaki iktidara yakın bir ailenin çocuğu alındığını belirtildi.

Haber 3-  Bir inşaatta gece bekçisi olarak çalışan 78 yaşındaki Cengizhan Kabak, inşaatın havalandırma boşluğundan bodrum kata düşerek hayatını kaybetti.

Haber 4- İstanbul Esenler’de 2 çocuk annesi Melike Karaçam, boşanma aşamasında olduğu eşi Umut Karaçam tarafından kurşunlandı, Antep'te 25 yaşındaki Elif Bal adlı kadın boşanma aşamasında olduğu 27 yaşındaki Kahraman Bal tarafından vurularak öldürüldü. İstanbul Şişli Mezarlığı’nda katledilen 6 yaşındaki Şirin Elmas’ın cinsel istismara uğradığı tespit edildi.

Haber 5- Kırşehir'de iki silahlı grup arasında çıkan silahlı kavgada 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi ağır yaralandı. Adıyaman'da iki grup arasındaki çıkan silahlı kavgada 1 kişi yaralandı.

Haber 6- Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun yayınladığı 10 aylık kadın cinayeti raporuna göre, 1 Ocak-31 Ekim tarihleri arasında 357 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.

Haber 7- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yasa dışı bahse teşvik iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 16 şüpheliden 12 şüpheli tutuklandı, 2 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil hakkında "ev hapsi" şeklinde adli kontrol kararı verildi,  

...

Yukarıda aktardığım haberler son beş günün haberleri.

Bu haberler bize ne anlatıyor?

...

Birinci ölüm haberi; sosyal devletin bittiğini, yoksulun kaderine terk edildiğini,

İkinci ölüm haberi; liyakatin olmadığını ve adaletsizliğin geldiği noktayı anlatıyor.

Üçüncü ölüm haberi; yoksulluğun, 78 yaşında birinin geçinebilmek için çalışmak zorunda olduğunu,

Dördüncü ve altıncı ölüm haberleri; devletin kadınları koruyamadığını, kadınları kaderine terk ettiğini anlatıyor.

Beşinci ölüm haberi; mafyanın ülkenin her yerinde rahatça dolaştığını, kendine ekonomik, sosyal bir ortam kurduğunu, artık kendi içinde çıkar çatışmalarına başladığını,

Yedinci haber; Yılllık 50 milyar paranın döndüğü, kumar ve bahis organizasyonu ve adaletin ünlülere toleransını anlatıyor.

...

Tüm bunlar sosyal devletin, adaletin, korumanın, dengeli gelir dağılımının bittiğinin, sonu belirsiz bir yere doğru sürüklendiğimizin çıplak örnekleridir.

"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın".

Albert Camus.