2023 seçimleri sonrası, ekonominin başına geçmesi gereken birkaç önemli isimden biriydi Mehmet Şimşek.

Hatta AK. P’ye oy vermeyen kesimlerde bile, Damat ve Nebati’den sonra, rasyonel politikalara dönüş yapacak olan Mehmet Şimşek’in ekonomiyi devralmasını olumlu buluyordu.

Ancak, gelişen süreç çok öyle olmadı.

Geçen hafta ekonominin durumunu değerlendirirken; “Mehmet Şimşek “rasyonel politikaya dönüyoruz” derken, esas sorunun talep enflasyonu olduğu tespitini yapmıştı. Bu nedenle “talebi kısarak, enflasyonu düşürme programı üzerinden, alım gücünün sürekli düşürüldüğü” bir sürece girildi. Ne var ki, bu ekonomik krizin asıl nedeni talep enflasyonu mu, finansal zorluklar mı, maliyet enflasyonu mu olduğu zamanla ortaya çıktı.” diye yazmıştım.

…

Bu gün biri iktidar destekçisi (Yeni ŞAFAK), diğeri iktidar muhalifi (KARAR) ve bir ekonomi gazetesi ( DÜNYA) birbirine yakın manşet attı.

Yeni ŞAFAK; “FAİZ ARTTI, DÖVİZ YÜKSELDİ, ÜRETİM DÜŞTÜ, SANAYİ DURUYOR” manşetiyle çıktı.

KARAR; “Dört Ayda 8 Bin 187 Şirket kapandı. ‘SANAYİ’YE KİLİT” başlığını attı.

DÜNYA; “ Yatırıma sert fren” manşetini attı

…

Benim yazımda da geçen hafta basına yansıyan dört haber vardı.

Birincisi; Tekstil devi MyGlobe’un konkordato ilan etmesi, ve 3.000 çalışanını da işten çıkarması.

Gerekçelerini de: “ Artan üretim maliyetleri, Rekabetin yoğunlaşması, Döviz kuru dalgalanmaları, Küresel talepteki düşüş” olarak açıkladılar.

İkincisi; Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan “Zorlu Holding, yatırımcıların 4,9 milyar dolarlık borç yüküyle ilgili endişelerini hafifletmek amacıyla varlık satışlarına başladı ve 2 bin çalışanını işten çıkardı”

Üçüncüsü; Koç Holding 2025 yılı ilk çeyrek bilançosunda 1 milyar 415 milyon TL zarar açıkladı. Holdinge bağlı Beko şirketi; Nisan 2025’te yaklaşık 700 işçiyi işten çıkarmış, mayıs ayında buna 150 kişi daha dahil ettiğini duyurdu.

Dördüncüsü; AB Komisyonunun "Avrupa Ekonomik Tahminleri 2025 İlkbahar" raporu “Türkiye ekonomisinin 2025'te ancak yüzde 2,8 büyüyebileceği” belirtildi. Bunun da işsizlik demek olduğunu belirtmiştim.

Sonuç olarak; “Bir yandan yoksullaşma, buna bir de işsizlik eklenirse, bizim için iç huzurun bozulması anlamına gelir. Yukarıdaki haberlere bakınca; krizin tek nedeninin talep enflasyonu değil, ağırlık olarak, finansa ulaşma zorluğu ve maliyet enflasyonu olduğu anlaşılıyor” diye yorumlamıştım.

…

Görülen o ki; bizim geçen hafta gördüğümüz gelişme bugün hem iktidar yanlısı hem de iktidar muhalifi basına manşet olmuş durumda.

Başta artan üretim maliyetleri, rekabetin yoğunlaşması, finansa ulaşımın zorlukları ve küresel talepteki düşüş, Türkiye’de sanayiyi, inşaat sektörünü kötü vurdu.

…

Meselenin birinci yanı bu.

İkincisi; Mehmet Şimşek’le ilgili yanı.

İki yıldır bir yandan toplumun özellikle orta sınıfın yoksullaştırılması ve vergi artırımları ile yürüyen politika, özellikle 19 Mart İmamoğlu operasyonuyla kasada birikmiş olan 60 milyar doların uçup gitmesi, yatırımcı güveninin kaybolması, borsadaki çöküş, CDS puanındaki yükselme ve dış yatırımcı ile dışarıdan finansman sağlanamaması, ekonomik çöküşte önemli bir mihenk taşı oldu.

Özellikle, Yeni ŞAFAK’ın manşeti, bana Naci AĞBAL’ın ve MB Başkanı Hafize Gaye ERKAN’ın gönderilişini hatırlattı.

Hatta Şimşek’in ki birazda “faturanın birine kesilmesi gerektiği” amacını da taşıyacak gibi.

Kulislerde yerine Nihat Zeybekçi veya Şahap Kavcıoğlu’nın getirileceği söylentisi var.

Bakalım piyasalar ne tepki verecek?