Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Necati Kartal
PKK silah bıraktı
22 Ekim 2024'de Bahçeli’nin önermesiyle başlayan süreç; 25 Şubat’ta Öcalan’ın PKK’ya yaptığı örgütü lav etmeyle ilgili çağrısı, 7 Mayıs’ta PKK nin 12. kongresini toplayıp, PKK’yı fesh ettiği, silahlı mücadeleye son verdiği ve bundan böyle “Demokratik Toplum” modeliyle mücadeleye devam edeceğini açıklamasıyla, birinci aşaması geçildi.
...
Bu açıklama sonrası, daha net anladım ki, Türkiye’de taraflarda, meselenin özü yerine, kendi mahallesinin ne dediği üzerinden değerlendirme yapma kültürü artık tamamen yerleşmiş.
Bu derece önemli bir gelişmenin nasıl oluyor da, 180 derece farklı değerlendirildiğini görmek, gelecek adına umut kırılması yarattığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
...
Şimdi gelelim meseleye;
Açık kaynaklardan alınan bilgilere göre, bu süreç 1-2 yıldır Öcalan’la görüşülüyormuş.
Olabilir. Bunda bir yanlışlık yok.
Çünkü; 40 yıllık, düşmanlaştırma, terör, çatışma, katliam ve buna bağlı olarak demokrasinin askıya alınması, GSMH’dan ayrılan milyarlarca dolar ve en önemlisi ölümlerin son bulması, iktidarın deyişiyle “ Terörsüz Türkiye” bence muazzam ve desteklenmesi gereken bir gelişme.
Hatta daha ileri giderek ülkemizin yüzde 80’ni ölümlerin ve gerginliklerin bitmesini istediği kanaatindeyim.
...
Bu noktayı belirttikten sonra, gelelim can alıcı soruna; “Madem bu kadar kolaydı, neden bu çağrı ve talep daha önce yapılmadı ya da alıcı bulmadı da, şimdi alıcı buldu” ve gerçekleşti?
...
Yanıtı; çünkü iç ve dış şartlar değişti.
Kendi yorumumu maddeler halinde açmak istiyorum;
Birincisi; Uluslararası şartlar ve Suriye denklemi süreci zorladı:
Gördüğüm kadarıyla Irak’ta, Suriye’de ve Türkiye’de varolan Kürt hareketleri, kendilerini ülkeleriyle sınırlı olarak görmek yerine, Ortadoğu’da bir aktör olarak kabul ediyorlar. Ondan dolayı, başta Barzani olmak üzere her yapı, her yere müdahil durumda.
Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesinden sonra, ABD, İsrail; İngiltere ve Fransa’nın yönlendirmesiyle oluşan yeni dengeler, özerk veya merkezi devlette Kürt hareketininin esas unsur olarak yer alması için Türkiye’nin onayı söz konusu oldu.
Fakat PKK’nın varlığı buna engel teşkil ediyordu. Bu nedenle PKK’nın tasfiyesi gerekliydi.
Zaten, Türkiye’de silahlı varlık bulunduramaz hale gelen PKK’ya ,Silahlı Kuvvetlerin Irak ve Suriye’de yaptığı operasyonlar da örgütü hayli zayıflatmıştı.
Ayrıca PKK, Avrupa’da terör örgütü olarak kabul edildiği için, bu sürecin de aşılması gerekiyordu.
Kürt hareketi için Suriye’de elde ettiği kazanımın da terörden arınması lazımdı.
Ayrıca, uluslararası denge Kürtler lehine esmeye başlamıştı.
Bu nedenlerin tümü PKK sıkıştırdı, bu anlamda çaresiz kalarak, Öcalan’dan gelen çağrıya uydu ve kendini fesih kararı aldı.
İkincisi; Türkiye’de yaşanan tıkanıklık:
Türkiye’de gerek bölgesel gerekse ülke genelinde Kürt hareketi, siyasi olarak epeyce yol aldı.
Ancak, son 10-15 yıl içinde silah ve terör artık bu hareketin büyümesine engel olmaya başladı.
HDP-Dem vb. Partiler için PKK’nın silahlı mücadelesi ve girdikleri çatışmalar, bu partiler için ayak bağı olmaya başladı. Kazanımları yok ediyordu. Örneğin belediyelere kayyım, olaganüstü hal, partilere kapatma davası, provakasyonlar gibi sürekli engeller, gelişmeyi durdurmaya başladı ve bu partiler terörle ilişkili bir algıyla muhattap olunca, anca yüzde 8-10’luk bir seçmene takıldı kaldı. Türkiye partisi olma girişimleri enkaza uğradı, büyüyemedi.
Dolayısıyla siyasi mücadelenin artık, silahın olmadığı bir sürece doğru seyretmesi gerekiyordu.
Zaten başta, Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş, gibi sivil hareketin ağır topları, neredeyse 10-12 yıldır PKK’nın silah bırakarak, süreci sivil siyasete devretmesini gerektiğini savunuyordu.
Artık şiddetle kazanılacak hiçbir şeyde kalmamıştı. Kürt hareketi açısından silah marjinalleşti, büyümeyi engelleyen bir unsura dönüştü.
...
Tam bu şartlar yaşanırken, Öcalan’dan gelen çağrıya uyarak PKK biraz nazlı da olsa, 12. Kongresinde aldığı kararla kendini fesh etti. Silahı ve silahlı mücadeleyi bıraktı.
Bu kararını açıklayan bir metin paylaştı.
...
Paylaştı paylaşmasına da bu metin, Türkiye açısından sıkıntılarla doluydu.
Oysa ki; Öcalan’ın metninde bu sıkıntılar yoktu.
Öcalan yaptığı çağrıda şöyle demişti ; “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”
Tartışılcak çok birşey yok. Ayrı devlet istemiyor, federasyon istemiyor, özerklik istemiyor hatta Kültüralist çözümler bile istemiyordu.
Ne var ki, PKK’nın fesih bildirisindeki üç önemli nokta, Türkiye’nin kırmızı çizgilerine dokundu.
...
Önce metnin bir bölümünü aktarayım: “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak 1978 yılında tarih sahnesine çıktı.
(...) PKK, katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.
(...) Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda halkımız adına diriliş devrimini gerçekleştirerek bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi.
(...) PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak, PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.
(...) Ulus Devletçi Sosyalizm Yenilgiye; Demokratik Toplum Sosyalizmi Zafere Götürür!”
..
.
Metindeki; Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası Türkiye’nin kırmızı çizgisidir, hatta varlık nedenidir.
Keza Kürtlere karşı soykırım iddiası Türkiye açısından kabul edilebilir bir iddia değildir.
Ve de Demokratik Toplum sosyalizmi’nden kastedilen, şey, üniter yapının tasfiyesi ise, bu da kabul edilir bir hedef değilidir.
...
Eğer, bu bildiri kendi tabanına karşı bir prestij, bir ikna veya bir aldatmaca değilse, bu kavramlar ve amaçlar gerçekse, PKK fesih değilde, yeni bir pozisyon almış olur.
Türkiye’nin önümüzdeki onyılları daha vahim gelişme ve çatışmalara gebe demektir.
...
Bu karvamları sonraki yazıda açmak üzere...