Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sandık dışında siyaseti dizayn modelleri

Yazının Giriş Tarihi: 25.02.2025 14:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.02.2025 15:15

Yazıya Shadi Hamid'in, The Atlantic dergisinde yayımlanan, “Ortadoğu’da Demokrasinin Geleceği” adlı makalesinden bir alıntıyla başlayayım.

Shadi Hamid, “Ortadoğu’da Demokrasinin Geleceği”makalesinde 2011-12 yılında özellikle Venezuella ve Mısır incelemelerinde şöyle bir tespit yapıyor:

“Gelişmekte olan dünyada bağnaz demokrasinin ortaya çıkışı, demokratik yollardan seçilmiş liderlerin halktan aldıkları yetkiyi temel özgürlükleri kısıtlamak için kullandıklarına tanıklık etti. Seçimler hâlâ serbest ve faal muhalefet partileri mevcut. Ama iktidar partileri, muhaliflerini rakipleri olmaktan ziyade düşmanları olarak görerek, medya özgürlüklerini kısıtladılar ve devlet bürokrasilerine kendi yandaşlarıyla doldurdular. Demokratik süreci üzerindeki kontrollerini sistemi kendi çıkarları için şike aracı olarak kullandılar. Bazı durumlarda, Venezuela’da olduğu gibi, kişiye tapınma yoluyla, bağnaz demokrasiyi sağlamlaştırma durumuna getirdiler.”

...

Şimdi gelelim ‘siyaset’i tanımlamaya.

Bana en doğru gelen tanım şöyle: ‘Siyaset; sandıkla oluşan bir denge, oy oranına göre bir temsil ve hizmet etmek için, projelerin halkın onayına sunulduğu bir kurumsal yapı ve kurumsal işleyiştir.’

Siyasetin, sandık dışında dizayn edilmesi, siyasetin ahlakına ve genel işleyişine aykırıdır.

Aykırı olmasına rağmen, Siyasetin, sandık dışında dizayn etmek, tarihimizde çokça kullanıldığını bilmekteyiz.

...

Türkiye tarihindeki yaşanmışlıklara bakarak, siyasetin sandık dışında dizayn edilmesinin üç yolu olduğunu görmekteyiz.

Bunlar;

Birincisi darbe; Darbe yapmak suretiyle, muhalifleri, "vatan haini ilan edip, onlara siyasi yasak getirmektir.”

Bu model 1960, 1971 ve 1980 darbelerinde kullanıldı. Her üçünde de, siyasi aktörler tasfiye edildi, siyasi yasak getirildi.

İkincisi Mahkemeler Yoluyla Tasfiye; Mahkemeler kanalıyla, en güçlü, geleceği en parlak rakiplere ya da tümden partilere, eften püften nedenlerle, ceza verip siyasi yasaklı hâle getirmektir .

Bu model de 1990'lı yıllarda özellikle 28 Şubat’ta ve 2000’li yıllarda FETÖ tezgahı bağlantılı davalarda kullanıldı. RP ve FP kapatıldı, zamanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a siyasi yasak getirildi.

Üçüncüsü Seçim kararları ve seçim sonuçlarıyla oynamak; Seçimlerde hileli oy kullanmak, rakiplerin oylarını bir yolla yok saymak, seçimlerde iktidarın taleplerini yerine getirmek ama muhalefetin aynı taleplerini kabul etmemek, kararları yürütme gücünün talepleri üzerinden vermek gibi kararlardır.

...

Bu üç modelden birincisi tarihin tozlu sayfalarına kaldırıldıysa da, diğer iki model hala yürürlükte olduğu uygulamalara rastlar gibiyiz.

Çok fazla örneğe değinmeden, bugün gelinen noktada, sadece CHP’nin olası CB adayını ele almak istiyorum.

CHP’nin iki CB adayından bir olduğu anlaşılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tasfiyesi için, yukarıda saydığım modellerden ikincisinin uygulamaya alındığı görülmektir.

Daha önce “ahmak” lafından hakkında 2 yıl 7 ay hapis cezası ve bir anlamda siyaset yasağı getirmek istenmiş, İstinafta bekleyen dosyanın üzerinde, özellikle siyasi yasak getirebilmek ve CB adaylığını engellemek için, 5-6 dava daha açılmıştır..

...

Tüm bu gelişmelere bakarak, 2014 yılında okuduğum Shadi Hamid’in Venezuelle ve Mısır için yaptığı tespit aklıma geldi.

Ne demişti Shadi Hamid; “Gelişmekte olan dünyada bağnaz demokrasinin ortaya çıkışı, demokratik yollardan seçilmiş liderlerin halktan aldıkları yetkiyi temel özgürlükleri kısıtlamak için kullandıklarına tanıklık etti. Seçimler hâlâ serbest ve faal muhalefet partileri olmasına rağmen, iktidar partileri, muhaliflerini rakipleri olmaktan ziyade düşmanları olarak görerek, medya özgürlüklerini kısıtladılar ve devlet bürokrasilerine kendi yandaşlarıyla doldurup, demokratik süreç üzerindeki kontrollerini kendi çıkarları için kullandılar.”

...

Yukarıdaki alıntıya atfen, acaba diyorum, “hak, hukuk, adalet ve demokrasi”, diye diye, Shadi Hamid’in tanımladığı duruma mı geldik?

Eğer böyleyse, bu gelişme iktidar ve muhalefet dahil, herkes için kaygı duyulması gereken bir süreçtir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.