Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir ülkede kaç kez yanılır?

Yazının Giriş Tarihi: 10.07.2025 18:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.07.2025 18:55

Bir Uzak Doğu hikayesidir.

Bir kadın, geceyarısı şimşekler çakarken , kucağında oğlunun cansız bedeni ile bir Buda rahibinin kapısını çalar. “Oğlum öldü, ben bu acıya dayanamıyorum. Ne yap yap oğlumu dirilt “ diye yalvarır.Kadın o kadar çok ağlıyordur ki, rahip kadını geri çevirmez. Peki, der. Bir merhem yapmam gerekiyor fakat ,tek bir malzemem eksik. Hemen bulup getirmen lazım. Hardal tohumuna ihtiyacım var,ölümün hiç uğramadığı bir evden hardal tohumu bulup getirmeni istiyorum. Getirene kadar oğlunun naaşı bana emanet, hardal tohumunu bul, getir. Kadın hiç vakit kaybetmeden , oğlunu rahibe bırakıp şehirdeki kapıları tek tek çalar. Gittiği her hanede ölümün acısı ile karşılaşır. Ölümün hiç uğramadığı haneyi bulmak için yılmadan çaresizce yeni bir kapı, yeni bir kapı derken,insanların acılarına ortak olur, onlara sarılıp ,onlarla birlikte ağlar, yas tutar…Nitekim bir türlü ölümün hiç uğramadığı evi bulamaz. Bir yıl sonunda pes eder ve rahibin kapısını tekrar çalar. Artık oğlunun dirilmeyeceği bilen,ölümün acısını yaşamış bir annedir. Yarasına tek merhem ise başkaları ile kurduğu yaşanmışlık bağı,acıyı paylaşmışlık olur. Tabi bütün bunlar gün gün yaşanırken zaman geçmiş, acılı anne de yas sürecini yaşamıştır.

Gelelim bu topraklara

Çok da geçmiş sayılmaz, 6 Şubat 2023’te bu ülkede deprem felaketiyle 53 binden fazla kişi hayatını kaybetti, içimiz yandı ama daha bunun yaraları sarılamamışken; aynı bölgede ,5 Temmuz 2025’te Hatay’da yine bir gece yarısı orman yangını sebebiyle köyler tahliye ediliyordu. Biz Hatay’ı takip ederken aynı gün, İzmir’in pek çok bölgesi cayır cayır yanıyordu. Yangını söndürmeye çalışan insanımıza mı; bağıra bağıra, canlı canlı yanan hayvanımıza mı , yanan ciğerlerimize mi üzülelim ,hangisinin yasını tutalım, yaralara nasıl merhem olalım diyorduk. İşte daha yangından sonra bir gün geçmemişti ki bu defa ateş bağrımıza düştü.

Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde bir mağarada arama-tarama faaliyeti yürütüldüğü esnada metan gazına maruz kalan 12 yiğidimiz şehit oldu.;belki eş ,belki baba,belki dost,belki sevgili ,12 evlat , 12 kahraman,12 can … Söylenecek o kadar çok şey varken buradaki üç noktayı kelimelerin kifayetsizliğine bırakıyorum.

Halbuki tam da aynı günlerde bir gözümüz de 21 Ocak 2025’te Kartalkaya’ da çıkan 78 kişinin can verdiği yangının ilk duruşmasında idi. Bu yangının da yas süreci yaşanamadan üstüne bir acı, bir acı ,bir acı daha geliyordu. Tıpkı 8 Temmuz 2018’deki Çorlu tren kazasının davasının da aynı günlerde görülüyor olması gibi. Çünkü daha bitmemiş davalar , soğumamış acılar vardı.Acı üstüne acı eklenmişti.

Farkında mısınız ,başka ülkelerde bu haberlerin sadece bir tanesinin manşeti bile o ülkenin insanını aylarca sarsar, kendine gelemezken biz daha birinin yasını yaşamadan diğerini yaşıyoruz. Birbirimize merhem olalım , sarılalım derken başka bir acı yakıyor bizi .Halbuki biz de bilmez miyiz Yaren leyleğin yavrularının uçmayı öğrenmesi ile sevinmeyi. Biliriz elbet, sevinince de güzel sevinen bir ülkeyiz. Nitekim, yandık dedikçe ciğerimiz; ciğerimiz dedikçe bağrımız daha çok yanıyor.

Biz böyle hepsine birden üzülürken ;bu yurdun güzel insanının yas tutmaya bile mecali kalmamışken ; bir ülkede daha kaç kez yanılabilir?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.