Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Özlem Öz
Biz neyi kutladık?
Dün 14 Mart Tıp Bayramı idi. Hani canımızın derdine düşünce "Yetiş Doktor!" dediğimiz ama bir doktorun yetişebilmesi için 30 yıl gereken; fakat bu 30 yıla nasıl bir meşakkatin sığdığını bir türlü aklımıza sığdıramadığımız hekimlerin bayramında , tarihe bir göz atalım.
14 Mart 1919‘da İstanbul işgal altındadır. Tıbbiyeliler bu işgale karşı çıkmak, tepkilerini göstermek amacı ile bir eylem planı yaparlar . Aralarında (Dr. Hikmet Boran) Tıbbiyeli Hikmet’in de bulunduğu öğrenciler, Osmanlı’da çağdaş tıp eğitimi veren ilk kurum olan Tıphane-i Amire’nin kuruluş yıldönümünde bir kutlama tertip ederler. O gece orada Tıp Fakültesi ve Darülfünun hocaları ile birlikte; İngiliz, Amerikan, Fransız Kızılhaç temsilcileri, Fransız Sıhhiye Müfettişleri ve basın da vardır.
Tıp Fakültesi Öğrencisi Mahmut Necdet, bir an ayağa kalkıp İngiliz İşgal Ordusu komutanının gözlerinin içine bakarak şöyle der:
“İtiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi ve beyni olan İstanbul, korkunç bir buhran geçiriyor. Ama korkmuyoruz…Buradayız ve burada kalacağız.İstanbul bizimdir. Çünkü İstiklal buradadır.
Aynı anda 3. sınıf öğrencisi Tıbbiyeli Hikmet de arkadaşları ile birlikte Mekteb-i Tıbbıye-i Şahane’nin iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı asmaktadır.
Tıp öğrencilerinin bu protestosu,işgale karşı ilk direnişlerden biri olmuştur.Pek çok tıp öğrencisi o gece darp edilmiş ve tutuklanmıştır.
Tıbbiyeli Hikmet ,daha sonra 1919 Sivas Kongresi’nde manda fikrine de direnmiş ve istanbul’a dönünce de tutuklanmıştır.
14 Mart, tıbbiyelilerin işgalci emperyalist güçlere karşı çıkışının yıldönümüdür.
Tıbbiyeli gençlerden günümüzün verilerine bakalım:
2012-2015 11 bini fiziksel olmak üzere 32 bin sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı.
2020 yılında bildirilen sağlıkta şiddet olayı 11.942
2021 yılında bu sayı 29.826 ‘ya yükseldi.
2022 Sağlık çalışanlarından 422’si şiddet mağduru oldu.
2023 Sağlık çalışanlarından 457’si şiddet mağduru oldu.Bu sayının %40’ı doktorlara yönelikti.
2004’ün güncel verileri henüz elimizde olmasa da sağlıkta yaşanan şiddet sorunu maalesef giderek artmakta. Bu durumun beraberinde getirdiği sonuç ise beyin göçü. Son on iki yılda toplamda 15.000’den fazla doktorun ülkemizden ayrıldığı acı gerçeği ile yüz yüzeyiz.Bizlerin canını kurtarırken kendi canını kurtaramayan hekimlerimizin kıymetini bilemezsek “yetiş doktor” dediğimizde yetişmiş bir doktorumuz olmayabilir.
Hem tarihteki 14 Mart olayına, hem de bugünkü tercüman-ı ahvalimize bakacak olursak: bugünün kutlanacak bir bayram değil de ;özgürlükçü ,aydınlanmacı , can kurtarmak için direnen ,maalesef bazen de canından olan, hekimlerimizin kıymetini hatırlamak ve durumun farkına varmak için, saygı duruşu niteliğinde bir gün olarak anılması daha doğru diye düşünüyorum.
Bu yazıya bir ilave:Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’ni gezmenizi, böylelikle tıp tarihinde bir seyahate çıkmanızı tavsiye ederim. Aynı müze binasında ilave olarak Turgut-Dolunay Çakar Göz ve Optik Müzesi de 14 Mart’ta açıldı.Türkiye’de tek,dünyada sadece birkaç tane göz ve optik müzesi var. Ve biri Bursa Nilüfer’de.Binlerce yıllık sağlık serüveninin tanığı olabilirsiniz.