Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Finlandiya’ya mı gitsek?

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2025 09:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.06.2025 09:59

Orta Doğu’nun her yeri yangın yeri olmuşken ,gözümüz kulağımız İran’ın füzeleri ile İsrail’in saldırılarında iken, Eskişehir’de kirazın tanesi 10 TL’ye satılıyor iken ;ben sizi kuzeye,Finladiya’ya götürmek istiyorum.Eğitimlerim sebebiyle bir süre Finlandiya,Estonya ve Letonya’da bulundum. Bu sebeple bundan sonraki birkaç yazımda bu ülkelerdeki gözlemlerimi size aktarabilirim.

Bu yazıya başlamadan önce “Finlandiyalılara Rahat mı Batıyor”diye başlık atmayı düşündüm.Çünkü Finlandiya benim nazarımda tüm istatistiklerle çelişerek rakamlara çalım atan bir ülke.Dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı ülke olarak bilinirken aynı zamanda antidepresan kullanımının çok yaygın oluşu ve intihar oranlarının giderek artması zaten bu çelişkilerin göstergesi olarak karşımıza çıkmakta. Sadece bu da değil, edebiyat sinema ve müzikte çok ağır bir melankoli hakim. Hatta Finlandiya, heavy metal gruplarında dünyada tartışılmaz bir üstünlüğe sahip. Durum böyle iken hem bizim haberlerimize hem de onların haber bültenlerine bakıyorum: Biz burada acaba savaş mı çıkacak diye yüreğimiz ağzımızda haber dinlerken ,ardından da cinayet, gasp haberlerini soğukkanlılıkla izlerken; onların haber akışlarında geyiklerin yaşam alanı ,balıkçının tuttuğu en büyük balık, ya da milletvekillerinin kendilerini geliştirmek için aldıkları seminerler olabiliyor mesela.

Ülkenin haber akışı böyle iken hemen hemen herkesin merak ettiği eğitim konusuna da değinmeden olmaz.Orada eğitim sebebiyle bulunduğumuzu belirtmiştim. Üniversitedeki ilk günlerimizde bir arkadaşımız : “devamsızlık hakkımız ne kadar, ülkeyi de gezmek isteriz” gibi bir söylemde bulunduğunda ,hocaların yüzlerindeki ifadeyi unutamıyorum. Uzaylı görmüş gibi oldular. Çünkü onların eğitim mantığında öyle bir şey yok. Kişi eğer öğrenmek istiyorsa eğitime katılır, eğer ihtiyacı olmadığını düşünüyor ise kendi kararıdır. Ve bu kararı verebilme yetisi bireye daha ilkokul sıralarında kazandırılır. Peki dünyanın en başarılı eğitim sistemine nasıl sahip olabiliyorlar dersek? Sınıflarına,kütüphanelerine,spor salonlarına her yere girdim.Öyle şık binaları yepyeni mobilyaları olmasa da her birey eşit eğitim hakkına sahip.Eğitimin tamamen ücretsiz olması ile birlikte çocukların öğle yemeği, gezi gibi ekstra durumlarda da veli para ödemiyor. Çocuklar asla notla değil; o alana öğrenme istekleri ile değerlendiriliyor. En önemlisi ise çocukların doğa içinde yaşayıp hayata hazır olabilmeleri. Peki bu kadar doğallık içinde teknoloji nerede derseniz,internet ve yazılım alanında çok çok ilerideler.İnternete ulaşım hızlı ve ucuz. Hedef ise herkesin bilgiye kolay ulaşabilmesi.

Hadi biraz da eğitimin dışına çıkalım.Şık bir caddede güzel bir pizza restauranına girdik. Alacaklarımızı alıp kasaya geldik. Kasiyer bizden para alamayacağını söyledi. Şaşkın şaşkın etrafa bakınırken anladık ki o gün restoran sahibi için özel bir günmüş. Yemekler ve tüm içecekler ücretsizmiş. Oturdum uzun bir süre izledim, bir kişi bile ihtiyacı olandan fazla bir şey almadı. Kimse restoranın önünde izdiham yaratmadı. Bir parça daha alayım. evdekiler de yesin,iki şişe de çantama atayım, diyen olmadı. Beslenme, sağlık, eğitim gibi konular onların hiç derdi değil. Refah seviyeleri oldukça yüksek. Tabii ki oraya kadar gitmişken Finlandiyalıların sosyal ritüeli olan Fin hamamını denemeden olmazdı. Sosyalleşme ve düşünme alanı olarak kullandıkları bu saunalara tamamen çıplak giriliyor ve kimse kimseye bakmıyor. Hamamdan çıkalım da bir kahve içelim derseniz ,Finlandiya dünyada kişi başına kahve tüketiminin en fazla olduğu ülke. Bir kafede sadece kahve içip hiç konuşmadan yan yana oturan arkadaşları görebilirsiniz. Birlikte oturmak için birbirine zaman ayırmak onlar için kıymetli bir şey çünkü.

Peki bu kadar tıkır tıkır işleyen,hiçbir çocuğun aç olarak okula gitmediği bir sistemde, antidepresan kullanımı ve intihar oranları neden yüksek olabilir?Neden herkes soğuk ve mesafeli, neden yüzleri gülmüyor?Biz burada yaşadığımız onca olumsuzluğa rağmen hala “çay koydum bekliyorum “dendiğinde havalara uçan, insanlarız.Ama onlar öyle değil.Sistemin tüm mükemmelliğinin boşluğunda güneşi kışın sadece birkaç saat görmenin gri atmosferinde hobileri mutlu olmakmış gibi her yıl dünyanın en mutlu insanları seçiliyorlar.Sonra da “madem biz toplum olarak çok mutluyuz,ben neden mutlu değilim” paradoksuna sıkışan bireyler,antidepresana başlıyor,melankolik kitaplar yazıyor.

Bence bu ülkede her gün gördüğümüz Güneş’in ne büyük nimet olduğunun farkında değiliz. Onlar kendi gri köşelerine çekilirken, biz onca yaşanana rağmen ; tüm sıcaklığımız ile birbirimizin derdini bazen rakı sofralarında bazen çay keyiflerinde dinleyip,hep beraber dertlenip; bazen de düğündeki halaya girip hep beraber eğlenebiliyorsak, ne mutlu bize! Hiçbir yere gitmeden elimizdekinin kıymetini bilmek en güzeli.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.