Bazı insanlar aramızdan ayrılsalar da yaktıkları ışık, hep arkalarında kalır.

Bu ülkenin yetiştirdiği en özel kişilerden biri olan Muazzez İlmiye Çığ gibi…

Arkeolog,dil bilimci,kadın hakları savunucusu ve aydınlanma savaşçısı Muazzez İlmiye Çığ,1914’te Bursa’da dünyaya gelir. Bursa Kız Muallim Mektebine gider ve ilkokul öğretmeni olur. Daha sonra Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydolup , o günden sonra Sümerler ve Asurlar hakkında araştırmalar yapar. Türkiye’nin İlk kadın sümeroloğu olur. Sümer tabletlerini çeviri çalışmaları ile dünya çapında tanınır.

Binlerce yıl öncesini aydınlatmıştır, aynı zamanda bu ülkenin altı kuşak neslini de görmüş; tecrübeleri ile kuşaklara ilham olmuştur.

“Şartlar ne olursa olsun ,kendin olmaktan vazgeçme”demiştir.Kendi de öyle yapmış, bilimin ışığındaki araştırmaları ile fikirlerini son gününe kadar savunmuştır. Cumhuriyet kadınları için müthiş bir rol model olmuş, Atatürk ve cumhuriyet sevgisi O’nun pusulası olmuştur. Belki de bu pusula, O’nu dünyanın ilk aşk şiirini keşfetmeye götürmüştür. Sümer tabletlerinde, bir kadın tarafından yazılan dünyanın ilk aşk şiirini de O bulmuştur.

Çığ’dan çok sevdiğim çeviri ile bitirmek istiyorum:

“Sümerler ne demiş?

Madem ki biliyorsun,neden öğretmiyorsun?

Boş vakitte çürüyorsun,neye yaradın?

Bazı insan,çok okur, okur,okur….

Çok okuyorum der;ama okuma seninle gidecek ,kime ne faydan var?

Paylaşmazsan kime ne faydası var?”

Bursalı Sümer kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ, 110 yıllık ömrüne çok şey sığdırdın,okudun ,öğrendin ve tüm ilmini bizimle paylaştın. Şüphesiz ki yaşam, tarih, bilim ve doğa sana çok şey borçludur.

Seni, aydınlığınla uğurluyoruz.