Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Özlem Öz
Montaigne’in İneği
Çoğumuzun bildiği; insan türünün inanılmaz alışma ve kanıksama yönünü bize anlatan bir hikaye vardır,Montaigne’in “Denemeler”inden:
“ Bir kadın ,çok sevdiği buzağısını her gün kucağına alarak bir içeri bir dışarı taşıyormuş. Aradan zaman geçmiş; etraftan bakmışlar ki ihtiyar kadın, artık kocaman bir ineği kucağında taşıyor. Kadın, zamanla yükünün arttığının ve o yükün kendisini zora soktuğunun farkında bile değilmiş.”
Bu minvalde çok sevdiğim başka bir anekdot ise kurbağa deneyi ile ilgilidir. Kurbağayı kaynayan suya atarlar. Kurbağa can havliyle çılgınca bir zıplama ile canını kurtarır. Fakat aynı kurbağayı bir süre sonra oda sıcaklığındaki suya atarlar. Kurbağa mutlu mutlu yüzer. Zamanla hafif hafif sıcaklığı artırırlar, kurbağa gevşemiştir, keyfine diyecek yoktur. Su biraz daha ısıtılıp kaynar su haline gelince ise artık çıkmaya mecali kalmamıştır. Kendini kaynayan suya teslim eder ve birilerinin yemeği olmaya hazırdır.
İçinde yaşadığımız dünyada, bazen gündemi takip edip başkalarının haberlerini okurken ; bazen de olaylar kendi başımıza geldiğinde sıcak suya atılmış gibi canımızın yandığını hissettiğimiz anlar oluyor. Tam da o sırada can havli ile zıplamak varken, ne oluyor dersiniz: Esas gündemin üstüne yeni gündemler oluşturuluyor. Batıda bu stratejiye “The Politics of Overwhelm” deniyor yani aşırı bilgi yükleme stratejisi. Bir insanın aynı anda tepki verebileceği olaylar sınırlıdır. Başımıza diyelim ki bir olay geldi , tam ona tepki verecekken yeni bir olay gündem oluyor; onu idrak edemeden bir yenisi ve bir yenisi daha…Her gün farklı bir damarımıza basılırken esas meseleyi unutacak hale gelip, sıradan hale getirdiğimiz acılara karşı hissizleşiyoruz .Kucağımızda taşıdığımız koca bir ineğin farkına varamadan hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Biz böyle yaşayıp gitmeye çalışırken Hızır ve İlyas peygamberin buluşma günü, yani Hıdırellez gününe yaklaştık. Hepimizin bildiği gibi Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulmuş her yıl aynı günde buluşan iki arkadaştır. Eğer bu çağda yaşananları göreceklerini bilselerdi bence ölümsüzlük falan aramazlardı ama yine de hıdırellez günü dilekler dilenecek.
Belki bir bazılarımız kendini ve taşıdığı yükleri toprağa teslim edebilmenin huzuru ile toprağa dileklerini çizecek; bazılarımız ise ateşe karşı koyabilmenin gücü ile ateşin üstünden atlayacak.
Belki de gün, sadece dilek dileme günü değil, Montaigne’in denemesinde anlattığı, ineği taşıyanların yükünü üzerinden atma günüdür.
Belki kurbağa deneyindeki kurbağanın sıçrayarak kendine gelme günüdür.
Gül dalına yeni umutlar bağlanır,niyet bu ya; kimbilir, belki de gerçek olma günüdür.