Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2025 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Özlem Öz
Öğretmenler ikiye ayrılır
Öğretmenler ikiye ayrılır: İsmini hatırladıklarımız ve hiç olmamışlar gibi isimlerini hatırlamadıklarımız.
Hatırlamadıklarımız zaten kayıp; hatırlatıklarımıza gelince, onlar da ikiye ayrılır:
Hayatımızdan çalanlar ve hayatımıza anlam katanlar.
Darılmaca gücenmece yok. Her mesleğin iyisi de var kötüsü de… En belirgin örneklerini maalesef depremlerle çok acı bir şekilde tecrübe ettik. Yine yakın zamanda yenidoğan çetesinin vahşetine tanık olduk. Demek ki doktorun da bu kadar kötüsü olabiliyormuş derken hemşirelerin yaptıkları kanımızı dondurdu. Öğretmenin de kötüsü vardır: Hangimiz şiddete uğradığımız ya da arkadaşlarımızın önünde bizi küçük düşürüp özgüvenimizi yerle bir eden öğretmenimizi unutabiliriz ki…
Gelelim hayatımıza anlam katanlara. O kişiler ki küçücük bir çocuğun kalbine girmek, hayatına dokunmak için şartlar ne olursa olsun mücadele ederler. Sabah erkenden gidip okulun sobasını yakmaktan, okulun tuvaletlerini temizlemekten, yaz tatilinde okulun tamiratı ile uğraşıp duvarlarını boyamaktan hiç gocunmazlar. Kız çocuğunu okula göndersin, okutsun, diye öğrencisinin babasının önünde göz yaşı döken öğretmen tanıyorum. “Bir denizyıldızını bile kurtarsam benim için başarıdır.” diyerek bizim hayatımızdan çalmak şöyle dursun hayatımıza anlam katmak için kendi hayatını ideallerine çaldırmış kişidir gerçek öğretmen. O, başka bir ışık, azim ve ilhamdır. Ne derseniz deyin içindeki şey: “Öğretmenlik”tir.
İşte tam şu günlerde içinde öğretmenlik ışığı ile bekleyen, fakat mülakata takılan, atanamayan öğretmenlerimiz ise; içimizde bir kağıt kesiği gibi, ince, geçmeyen ve acı veren bir kesik… O yüzden en baştaki sınıflandırmama bir ilave yapmak istiyorum. “Hayatımıza anlam ve değer katmak için beklerken kendi hayatlarını kaçıran öğretmenlerimiz.”
Değer demişken,
“Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” diyerek öğretmenliği böylesine yücelten Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü bir kez daha hatırlayalım.
Ve yine demiştir ki:
“Benim asıl anlatılacak yanım öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım zaferlerle beni anlatmanız pek de önemli değildir.”
Yani diyor ki esas savaş cephe ile değil eğitim ile kazanılacaktır. Bu anlayış ile Ulu Önderimiz Mustafa Kemal, 24 Kasım 1928 tarihinde başöğretmenliği kabul etmiştir. 24 Kasım'ın yıl dönümleri bu yüzden bizim için çok çok özeldir.
Bu özel günde yüreği cehaletle savaşmak için çarpan; düşleri ile gelecek inşa etmeye çalışan tüm öğretmenlerimize saygılar sunarım.