Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Z raporu

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2025 17:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2025 17:28

2026 ‘ya sayılı günler kala, zaman sanki hızını daha da artırmış gibi.İnanır mısınız, 2007 artık 2040'tan daha uzak. Bu cümleyi, önce bir zihninizde hazmedin, başlıyoruz.

Covid'in üzerinden beş yıl geçti; hala konuşuyoruz ama bir taraftan da “biz ne yaşadık” demekten kendimizi alamıyoruz.

Büyük depremin üzerinden üç yıl geçse de;deprem ,kayıp yakınları için hala taptaze unutulmamış hayatlar, ama unutulmuş ihmal listesi olarak duruyor.Toplumsal hafızamızın ne kadar kısa sürdüğünü gösteren iki tarihi olay:Biri bizi evlere kapattı, diğeri canlarımızı enkaz altında bıraktı.

Hızla sindirdiğimiz pek çok haber gibi, bunlar da haber bülteni dosyası olarak tarihte kaldı.

Geçmis, geleceğe yenildi. Bir zamanlar "gelecek" dediğimiz yıllar, artık çocukların ödevlerinde kullanılıyor. 1980'lerin sokaklarında oyun oynayan nesil artık torun sahibi. O,daha küçücük dediğimiz 2010'lular ise liseye başlıyor. Liseye başlayanlar, sosyal medyada kocaman kadınlar ya da adamlar gibi pozlar paylaşırken ; onların ebeveynleri ise ergen mi,çocuk mu, yetişkin mi belli değil, öyle bir zaman kaosu içindeler. Zamanın kuşaklar üzerindeki etkisi her geçen gün daha görünür hâle geliyor. Teknoloji alanındaki dönüşüm de bu hızlı akışı destekliyor. TikTok'la büyüyen nesil, üniversite sınavına hazırlanıyor, inanılır gibi değil.

Bazılarımız ise hala 90'ları yeni yaşamış gibi davranıyoruz; nostaljiye tutunarak zamanı yenmeye çalışmak nafile.Türkiye’de ilk cep telefonu görüşmesi yapılmasının (Tansu Çiller ve Süleyman Demirel arasında gerçekleşmişti.) üzerinden 30 yıl geçti. Bir zamanlar"mucize cihaz" dediğimiz şey, bugün cebimizde bildirim kiri üretiyor. Facebook artık gençlerin değil, ebeveynlerin aile albümü deposu oldu. Gençlere hitap ediyor, dediğimiz Instagram'ın bile ilk fotoğrafı 15 yaşında.

DVD diye bir şey vardı hatırlayanlar müzeye bağışlasın. USB bellekler ise yerini bulut depolamaya bırakmış durumda. Alışkanlıklar da benzer bir dönüşüm içinde. Bir zamanlar gazeteler ve sabah kuşağı, güne başlama rutinimizin ayrılmaz bir parçasıyken; bugün tüm olan biten haber akışı, telefon ekranlarından sağlanıyor. Çizgi filmler, televizyon kanallarından dijital platformların arşivlerine taşındı. Oyunlar sokaklara sığmazdı, şimdi ise küçücük ekranlara sığıyor. Ayrılıklar yüz yüze yaşanırdı, fotoğraflardaki kişinin yüzü fotoğraftan kesilip çıkarılırdı. Şimdi engelle tuşuna basmanız yeterli. Yapay zeka ise hayal edilemez boyutlarda.

Hayatın içindeki roller dağıldı.Çocuklar büyüdü, anne babalar yoruldu, hayaller yerini mecburiyetlere bıraktı.

Bir zamanlar hız,bir araç iken bugün amaç oldu. Yetişemediğimiz her hayat için kendimizi suçlar olduk. Kimse bu yarışlara neden girdiğimizi sormuyor. Daha hızlı yaşıyor, daha az hissediyoruz. Daha çok biliyoruz ama hiçbir şey hatırlayamıyoruz. Hafızalarımızı dijital belleklere yükledik .Böylece zaman kazandık ama kazandığımız dakikalar yine kaydırdığımız ekranlara gitti.

Yaşadığımız hız çağında, soğuk bir Z raporuna kalem kalem yazılabilecek bilançomuzu uzatmak mümkün .Bu raporun artan hanesinde hız ,azalan hanesinde insanlar var ama tam ortasında da bir Z kuşağı durmakta.Bundan sonraki imza yetkisi ise Z kuşağında.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.