Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyasetin ve özel alanın inşası

Yazının Giriş Tarihi: 23.07.2024 09:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.11.2024 00:23

 

 

Bireyin tarihsel bir özne olarak ortaya çıkışı hakların ve sorumlulukların yasal güvenceye alınmasıyla başlamıştır.

Şahsiyetin görünürlüğü Kant’ın erdemli ahlak anlayışla paralel modern dünyada kendisine yer bulmuştur. Bu tarihsel yolculuğu antik Grek site kültürüne kadar götürebiliriz.

Kamusal alan ile özel alanın ayrışması modern hukuk devletinin insanlığa bir hediyesidir.

Hukuk devletinin olduğu bir yerde özel alan ile kamusal alan birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmıştır.

Özel alanın konumu ile kamusal alanın inşası batı medeniyetinin bir sonucudur.

Batı medeniyetinin yönetim dünyasına en büyük hediyesi bu olmuştur.

Kuvvetler ayrılığı özel ve kamusal alanın varlığı için elzemdir. Modern devlet anlayışında siyasetin /temsilcilerin varlık gerekçesi yasama yapmaktır. İktidarın görevi ise yasayı uygulamaktır. Yasama, yürütme ve yargının ayrışması modern devletin doğuşu ile birlikte gün ışığına çıkmıştır.

Kamusal ve özel alanın inşası veya birbirlerinden ayrışmaları, aslında çoğunluğun tahakkümüne karşı bir nevi insanın tekilliğini/özne oluşunu perçinleyen bir durumdur.

Tarih boyunca insan fıtratına aykırı düzenlemeler ve keyfi davranışlar, toplumsal güveni hep zedelemiştir.

Özellikle liderlik kültünün yaygın olduğu toplumlarda “kurallar ve kurumlar” fazla gelişmemiştir. Bu tür toplumlarda nerede ise erki eline geçiren herkes, her alana kolaylıkla müdahil olabilmektedir.

Otoriter yönetimlerde temel haklar, iktidarın tutumuna göre daraltılabilir veya başkalarının lehine kolaylıkla genişletilebilir.

Oysa modern devletin olduğu bir yerde kurallar ve düzenlemeler genelde kamusal alana ilişkindir.  Devlet sadece genel hukuk müeyyidelerini tahsis eder. Özel alanı korur.

Devlet her türlü inanışlar, yaşantılar ve düşünceler karşısında tarafsızdır; özel alana müdahil olamaz!

Bireyin bireye karşı işlediği suçları af kapsamına alamaz.

Bireyin bireyle olan ilişkilerinden taraf olmaz ve öyle bir sorumluluğun altına da giremez.

Kendisi ile ilgili alanlardan istediği düzenlemeleri yapabilir, fakat özel alana kolaylıkla ilişemez. Çünkü modern devlet rasyonalitesi bunun neye mal olabileceğini kestirebilen bir akıl üzerinde inşa edilmiştir.

Hukuk devletinin yerleştiği ve geliştiği bir yerde siyaset, özel alana müdahil olamaz.

Bir ülkede siyasi rekabet, hayatın asli ilkeleri (can, mal, mülkiyet, onur, düşünce ve özel alan dokunulmazlığı) üzerinde kurgulanmış ise orada kavga ve kaos kaçınılmaz olur.

Bu durumda toplumsal sinerji ölür ve toplumun gelişmesi durur.

 Özel ve kamusal alanın ayrışmadığı toplumlarda şahsiyetin görünürlüğü gelişmez.

Devletin “levithan” anlayışa büründüğü- özel alana müdahil olduğu-  bir yerde özgüven oluşmaz, istikrar çöker ve medeni yaşam ölür.

Halbuki siyaset, asli haklar (değişmez ve dokunulmaz)  üzerinde değil, tali ( değişebilir ve düzenlenebilir)  unsurlar  (ulaşım, eğitim, güvenlik, vergilendirme, barınma, istihdam, adalet ve fırsat eşitliği vb.) üzerinde yapılmış olsaydı, bugün ülkemiz daha farklı bir yerde olurdu.

Bunun gereği yapılmadığı için ve daha çok biyolojik ve sosyolojik veriler üzerinden (din, mezhep, cinsiyet, etnik, bölgecilik, ideolojik taraftarlık)  yapıldığı için ehliyet ve liyakatın görünürlüğü sağlanamıyor.

Onun için bir türlü hukuk devlet geleneğimiz kökleşemiyor ve hep kadük kalıyor !..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.