Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Susuz bir sonbahar ve Bursa

Yazının Giriş Tarihi: 16.10.2025 15:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.10.2025 15:16

“Bursa” deyince, Anadolu insanının muhayyilesine ilk iki şey gelir; su ve yeşillik!

“Bursa ve su” deyince, benim aklıma ilk Evliya Çelebi gelir.

O, Bursa’nın güzelliklerini bir bir anlattıktan sonra sözlerini bir türlü bitiremez, “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” sözünü tarihin belleğine düşürür. Onda tevarüs eden ve zihnimize nakşedilen bu güzel söz, bizi başka alemlere götürür.

Bugün maalesef Bursa, çeşmelerinden suyu akmayan, daha doğrusu ‘suyu olmayan bir şehir’dir. Nüfusu 3.5 milyona dayanmış, ulaşım ağı felç olmuş, yeşili betona gömülmüş, ruhaniyetini yitirmiş ve harabe bir şehir görünümüne bürünmüş bir haldedir.

Benim su ile ilgili hikayem üniversite yıllarının başına kadar gider. Suyun parayla satıldığını ilk defa babam beni Ankara Hukuk Fakültesi Cebeci Kampüsü’ne uğurlarken ondan duymuştum.

Üniversiteye yeni başlamıştım. Kampüs alanının yanında bir çeşme vardı. Çeşmeyi açtığımda, kötü bir koku burnuma geldi ve suyun beyaz aktığını gördüm. Tadı kötüydü ve rengi bozuktu. İçemedim. Çünkü aşırı klor kokuyordu. Babamın sözü yankılandı kulaklarımda. Zelal suların fışkırdığı bir doğada büyüyen ben, ilk defa suya para vererek içiyordum. Kendimi tuhaf hissettim ve şehirde yaşayan insanları yadırgadım. Aldığım suyun markasını da hiç unutmadım. Üstünde “Niksar Suyu” amblemi vardı. Sonra malumunuz 90’lı yıllarda İstanbul’da ‘susuz yaz’ haberleri bütün ülkeyi saracaktı…

Okul bitti. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın açmış olduğu sınavı kazandım ve göreve başladım. Oradan sonra bir su idaresinde üst düzey yönetici oldum. Türkiye’nin ve dünyanın çok ciddi büyük su projelerini gördüm, inceledim ve bizzat içinde bulundum.

Su, varlık alemin temeli ve yaşamın iksirdir. Onu hiçbir kavramla tam olarak tarif edemeyiz.

Onun için suyun;

-Hiçbir ekonomik mal ile kıyaslanması mümkün değildir.

-İkamesi mümkün olmayan tek ihtiyaç maddesidir.

-Birim faydası parayla ölçülmez.

-Marjinal faydasıyla her zaman bir ihtiyaçtır.

-Talep esnekliği yoktur.

Her canlı varlığın temel ihtiyaç maddesi olması, onu özel kıldığı için ‘özel mülkiyet’e konu olmaması gerekir. Talep esnekliği olmayan ve sürekli gelir getirici bir ihtiyaç maddesinin şahıslara ve firmalara tahsis edilmesinin hem etik hem de toplumsal açıdan rasyonel bir tutum olmadığı ortadadır.

Su, tarih boyunca her zaman kadim kültürlerde bir amme/kamusal mal olarak kabul görmüş ve kutsanmıştır.

Suyu kirletenler ve israf edenler her zaman lanetlenmişlerdir.

Medeni toplumlar; suyun tedariği, korunması ve kullanılması konusunda her zaman hassas olan toplumlar olagelmişlerdir.

Suyun bu temel niteliklerinden sonra Bursa özeline gelirsek, Bursa’nın su kaynaklarının ana menbaası Uludağ’dır. Uludağ’ın korunması birincil derecede elzemdir. Marmara Denizi’nden kalkan nemin Uludağ’a çarparak yağmura ve kara dönüşmesinin Bursa’yı hem yeşil hem de su kaynakları açısından zengin kıldığı bir gerçektir.

Su yönetiminde önemli olan bir konu da bir zamanlar personel ve finansal açıdan zengin olan su idarelerinin bugün teknik ve finansal açıdan fonksiyonlarını icra edemeyecek halde olmalarıdır. Özerk idari yapıların esnetilmesi ve rantabl olmayan yatırımlar sayesinde su idarelerinin görevlerini yapamayacak hale gelmeleri üzücüdür.

Marmara Bölgesi, Türkiye’nin üretim, ihracat, nüfus, gayrisafi milli hasıla açısından olduğu gibi tüketim açısından da en ön sıralarda yer alan bir bölgemizdir. Bu bölgenin damacana su ihtiyacının çoğu Bursa ilimizden karşılanmaktadır. Bu damacana içme suyunda BUSKİ’nin payı ‘yok’ denilecek seviyededir. Ayrıca bu firmaların, su üretim/tüketim miktarları ve parasal gelirler açısında kamuoyuna sağlıklı istatiksel veri paylaşımı yapmadıkları bilinen bir husustur.

Bu konunun sağlıklı veriler ışığı altında araştırılması ve kamusal anlamda regülatör görevi olan BUSKİ yönetiminin damacana su pazarındaki payı, zaafiyeti, swot analizi mutlaka yapılmalı ve çözüm üretilmelidir. 2020 yılına ait bir veriye göre ülkemizde 400’e yakın su firması bulunmaktadır. Bu firmaların 28’i Bursa ilimizde bulunmaktadır. TİM verilerine göre 2024 yılında 750 firma yurtdışına su ihracatı yapmış ve yaklaşık olarak 78.5 milyon dolar civarında bir ihracat gerçekleşmiştir. Bu firmaların asıl pazar ve kar paylarının yurtiçine yönelik olduğunu söylemeliyim

Bugün Bursa’da yaklaşık olarak 17 organize sanayi bölgesini, ıslah edilmeyen 50’ye yakın küçük sanayi sitesini ve ayrıca her köyde yükselen fabrikaları da bu sayıya ilave edecek olursak su kaynaklarının yetemeyeceği ortadadır.

Su yönetimi açısından ulusal ve yerel bazda yapılması gerekenler:

-Aşırı suya ihtiyaç duyulan Marmara bölgesinin sanayi açısından cazip olmaktan çıkarılması ve teşviklerden arındırılması,

-Su kaynaklarının olduğu havzalara yerleşim izninin verilmemesi, yasak bölge ve hassas bölgeler kapsamına alınması,

-Her türlü su kaynağının (yeraltı, yerüstü, kaplıca vb. gibi) özel mülkiyetin konusu olmaktan çıkarılması ve millileştirilmesi,

-Devletin uhdesinde olacağı genel bir ‘Su Kanunu’nun acilen çıkarılması,

-Su ile ilgili görev ve yetkilerin ulusal ve yerel düzeyde tek bir birim altında toplanması,

-Suyun önce insan, hayvan, bitki ve sonra üretim sürecinde kullanılmasının önceliklendirilmesi,

-Şehir imar planları, lojistik ulaşım ağları, tarımsal arazilerin durumu, enerji ve sanayi kuruluşlarının yapısı ve benzeri detayların su kaynaklarına göre planlanması,

-Yağmur suyu ve çatılarda akışa geçen suların depolanması,

-Doğal olayların ve kaynakların olası etkilerini kapsayacak şekilde yeni bir mimari anlayışın yerleşim yerlerinde hakim kılınması,

-Olası depremlere ve kuraklığa karşı her mahallede, meydanda, ana güzergahlarda erişilebilir temiz su kaynaklarının çeşmeler aracılığıyla sağlanması,

-Suyun geri dönüşümünü sağlayan arıtma tesisleri giderlerinin sübvanse edilmesi ve son teknolojilerin kullanılmasının sağlanması,

-Sanayi ve tarımsal amaçlı su kullanım tarifelerinin içme suyundan ayrı bir tarife ile tarifelendirilmesi ve günün gerçeklerine uygun bir şekilde güncelleştirilmesi,

-Son yıllarda yağışların ve karın yağmaması, yanlış sanayileşmenin yaratmış olduğu sera etkisi ve aşırı suya ihtiyaç duyulan üretim tesislerinin yanında yanlış su yönetim uygulamaları da acilen masaya yatırılmalı ve çevresel şartların yanında idari yapıların yanlış operasyon ve stratejilerin mutlaka günün koşullarına göre değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.