Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2024 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Yüksel Baysal
Aslan Asker Şvayk oyununu izlemek ister misiniz?
Mustafa Bozbey’in bu kente kazandırdığı kurumlardan biridir Nilüfer Kent Tiyatrosu…
Tartışmasız Türkiye’nin en yetenekli oyuncuları bu yapının altındadır; çünkü Nilüfer’de esen özgürlük havası, tiyatronun da soluk borusu olmuştur.
Önceki gece, Nilüfer Kent Tiyatrosu Müdürü Kazım Güçlü’nün daveti üzerine, Çek Yazar Jaroslav Hasek’in romanından uyarlanan, epik tiyatronun yaratıcısı Bertolt Brecht’in uyarladığı ve onun şiirlerinin eşlik ettiği “Aslan Asker Şvayk” oyununun özel gösterimindeydim.
Belki basit bir anlatım olacak ama bayıldım.
2,5 saatten fazla sürmesine karşın sürükleyici bir film gibi zevkle izledim.
Magazin diliyle söylersem, sahnede devleşen oyuncuların performansına parmak ısırdım.
Yeri gelmişken isimlerini de vereyim ki, dizi oyuncularının bol sıfırlı ücretle ödüllendirildiği, gerçek sanatçının arka planda bırakıldığı bir dünyada küçücük katkımız olsun sanata, gerçek sanatçıya!
Yücel Erten çevirisiyle Doğu Yaşar Akal’ın yönettiği oyunda Ayşe Elif Kesoğlu, Ayşe Gülerman Kum, Ayşe Güreşçi, Batuhan Pamukçu, Duygu Yakasız, Gökhan Kum, İbrahim Ersoylu, Mert Tiryaki, Mesut Özsoy, Peker Sabuncu, Pınar Hande Ağaoğlu, Sultan Ahmet Çakır rol aldı.
****
Oyunun, Nazım Hikmet Kültürevi’nde giriş salonunda başlaması da iyi düşünülmüştü.
Oyuncu gençler kızlar, Türkiye’de artık çoktan unutulmaya yüz tutan basılı gazeteyi gelen herkese verirken “Yazıyor, yazıyor” diye bağırarak karşıladılar bizi…
Cep telefonlarıyla zamanları çalınan insanlara basılı yayınla bir nostaljiyi de yaşattılar.
***
Oyunun içeriğinden de söz edersem…
Savaşın ve Hitler’in gölgesinde Alman işgalinin yaşandığı Çekya’da geçiyor öykü…
Oyunun başrolünde bir deli var.
Yapıtın tanıtım yazısında şu ifade savaşta bile deliliğin özgürlük alanının ortalama insandan daha fazla olduğunu anlatmıyor mu?
“Şu deliler oraya kapatıldıkları için neden o kadar öfkelenirler, akıl sır erdiremem. Çok canın çekerse, çırılçıplak soyunup yerlerde sürünebilir, çakallar gibi uluyabilir, iyice tepen atarsa önüne geleni ısırabilirsin. Bütün bunları sokağın ortasında yapmaya kalksan, millet hayretten donakalır, küçük dilini yutar; oysa böyle şeyler orada son derece olağan karşılanır. Sosyalistlerin bile düşleyemeyecekleri bir özgürlük vardır orada.”
****
‘Savaşın manifestosunun’ yazıldığı oyunun söz örgüsü Nazilerin insanlık dışı düşünce(sizlik)lerini de net bir biçimde ortaya koyuyor.
Oyunu müthiş hale getiren elbette oyuncular ama oyuncuların ustalığını tamamlayan, kostümler, dekor, müzik ve de simgesel köpekti diyebilirim.
****
Kısaca ve özetle diyorum ki, tiyatroyu izleyin, Nilüfer’de ‘eşcinsellik’ vurgusunun bir kenara bırakılıp, faşizmin, savaşın kötülüklerinin anlatıldığı bu oyun ve de geçirdiğiniz gece belleğinize bir mıh gibi çakılacak.
Ve dışarı çıktığınızda iyi ki Nilüfer’de yaşıyorum diyeceksiniz!