Tarafsız haber için doğru adrestesiniz. Haber, Haberler, güncel haberler, internet haber,son dakika haberleri, ogaste.com farkıyla takip edin. En son haberlere bizimle ulaşın.
Yasal Uyarı: Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır. -
Copyright© 2006-2025 Tüm hakları saklıdır.
HABER YAZILIMI ve
TURKTICARET.NET projesidir
Yüksel Baysal
Padişahların sarayına en güç giren şey doğruluktur
21 Aralık Namık Kemal’in doğum günüydü…
1840 yılında Osmanlı Batılılaşma sancıları yaşarken, Tanzimat çocuğu olarak doğdu.
Belki biraz da bundan, Namık Kemal Türkiye’nin çağdaş dünya denizine doğru ilk yelken açanların başındadır.
O, Mustafa Kemal Paşa’nın fikirlerini etkilemekle kalmadı, ‘vatan, hürriyet’ gibi kavramların bu topraklarda vücut bulmasının tohumlarını attı.
****
Bizim mesleğin, gazeteciliğin de ilk mağdur ve mazlumları arasındadır.
Muhbir’de yazdıkları nedeniyle önce gazetesi kapatılmış, ardından yazı yazması yasaklanmış, o da yetmemiş sürgüne gönderilmiş bir aydındır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödül gecesinde konuşmamı Namık Kemal’den bir sözle bitirmiştim:
“Hokkamı dilenci çanağı, kalemimi iktidar değneği yapmayacağım.”
Sürgün nedeni de bu ve benzeri çıkışlarıydı.
****
Elimde Namık Kemal’in mücadele arkadaşlarından Ebuzıya Tevfik’in ‘Yeni Osmanlılar Tarihi’ kitabı var.
Hayır, hayır bir tarih kitabı değil!
Bugünün Türkçesine çeviren Şemsettin Kutlu’nun önsözde söylediği gibi “Bu eser Türkiye’de, Türkiye’nin gelişmesini ve yükselmesini amaç edinen ilk gizli siyasi örgütün, canlı, hareketli hatta çok heyecanlı romadır.”
Okudukça saptamanın ne kadar doğru olduğunu gördüm; çünkü Ebuzıya Tevfik yaşadıklarını anlatmış, bir başkasının söylediklerini aktarmış değil!
****
Evet, 1865 yılında bir grup arkadaşın ‘Ülke iyiye gitmiyor, Belgrat’ı bile kaybettik’ diyerek bir araya gelen arkadaş topluluğu Yeni Osmanlılar…
Ondan sonra tarih sahnesine Genç Türkler çıkıyor.
****
Bu hareketin en önemli eylemi Paris’e sürgün giden Mustafa Fazıl Paşa’nın padişaha yazdığı mektuptur.
Türk siyasal tarihi açısından yeterince bilinmeyen bu mektup, “Padişahların sarayına en güç giren şey doğruluktur” diye başlar.
Ve şöyle devam eder:
“Onların (padişahların) çevresini sarmış olan kimseler doğruları kendinden bile saklarlar. Çünkü bunlar gözlerini olanca hırsları ile diktikleri hükmetme ve hükümette bulunma lezzeti içinde ve bunun tam ortasında yaşadıklarından halkın çekmekte olduğu türlü sıkıntıları eziyetleri yine o halkın tembelliğinin sonucudur şeklinde yorumlarlar.”
(Yeni Osmanlılar Tarihi- Hürriyet Yayınları, Mart 1973, Sayfa-27).
***
Mektubun tümü çok güzel ama ben özellikle özgürlüğün ve eğitimin bir ülke için öneminin vurgulandığı bölümü aktarmak isterim:
“Milletlerde düzen ve güveni sağlayan ve öteki bütün düzenlerin anası olan şey sadece hürriyettir ki onun yerini başka hiçbir şey alamaz. Esirlik altında bulunan bir millet ise imkanı yok eğitim ve öğrenime iltifat etmez. Ne zaman bir milletin bütün hakları kendisini yöneten devletin sağlam garantisi altında bulunursa o millet her fırsatta iyi ve doğruyu arar, bilgi ve kültür sahibi olmaya rağbet gösterir. Şurası açık bir gerçektir ki cahillik ve esirliği kabullenmiş bunları kanıksamış milletler hem alçak hem de hain olurlar.”
(Adı Geçen Yapıt, Sayfa 32).
MUHBİRLİK AHLAKSIZLIK SAYILIYORDU
Beni en çok hayrete düşüren bu mektubun dağıtılmasıydı.
50 bin basılan kitapçık boyutundaki mektubun nasıl halka ulaştırıldığını bakın nasıl anlatıyor E. Tevfik:
“Kendilerine güvenimiz olan yakın dostlarımızla birlikte, sabahları namaz kılmak bahanesiyle, Ayasofya, Sultanahmet, Bayezıt, Süleymaniye, Şehzade, Fatih camilerine devam eder, mektupları paket paket bu camilerdeki görevlilere teslim eder, böylelikle bunların Müslüman halka dağıtılmasını sağlardık.
Bundan başka her gün cebimize birkaç nüsha koyar ve aydınlatılmalarında yararlı bulduğumuz eşe dosta, tanıdığa ulaştırırdık. Bunların bükülüp katlanması kolaydı. Çünkü ince kağıda basılmış 18 sayfalık bir kitapçıktan ibaretti. İşte bu yolla İstanbul'da 50.000 broşür 15 gün içinde tamamıyla halka iletildi.
Şurası muhakkak ki o tarihte halkın genel ahlak anlayışındaki olgunluğun bu dağıtma ve iletme işinde çok büyük etkisi görülmüştür. Çünkü casusluk, jurnalcilik gibi rezilce davranışlara iltifat edecek kimseler var olmak şöyle dursun belki daha ana rahmine bile düşmemişti.”
****
Yeni Osmanlıcıların övündükleri ‘Payitaht Abdülhamit’ dizisiyle kahramanlaştırdıkları despot padişah döneminde bu durum tamamen değişti ve Osmanlı’nın yıkılış sürecinde müthiş bir hafiye teşkilatı kuruldu.
****
Sürgünlere yollanan Osmanlı’nın bu ilk aydınlarının serüvenlerinin devamını heyecanla okumaya devam ediyorum; filmin sonunu bilsem de…
Bu yazıyla, ben de doğum gününde bu vatan şairine bir selam çakmak, anısını yaşatmak istedim.