Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türkiye’de hayvancılığın ve tarımın canına okunurken…

Yazının Giriş Tarihi: 24.11.2024 09:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.11.2024 07:44

 

 

Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konsey seçimleri için Ankara’dayım.

Bilkent Otelde bir araya gelen veteriner hekimler birinci gün sorunlarını, çözüm önerilerini konuştular.

İkinci gün de seçimlerini yaptılar.

 

****

 

Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi kurultayında açılış sunumunu Bursa Veteriner Hekimler Odası Yedek Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özlem Topuz Hasanoğlu yaptı.

Görkemli bir sahnenin kurulduğu Bilkent Otel’deki salonda Nebil Özgentürk’ün hazırladığı belgesel izlendi.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, oradan günümüze kadar tarıma, hayvancılığa, gıdaya, kısaca bilimsel gelişmeye katkıda bulunanlar anlatıldı.

Türkiye’yi ‘Thalidomide’ (Hamile kadınların bulantı ve uyku sorunları için kullandığı ilaç! Bu ilacın çocukları sakat bıraktığını kanıtladı ve ülkeye sokulmasını önledi) faciasından kurtaran, bu ülkede ilk kez kök hücre çalışmaları yapan Süreyya Tahsin Aygün de vardı, Tarhana Osman denilen Türkiye’de gıda emperyalizmine savaş açtığı için başına gelmedik işler açılan Osman Nuri Koçtürk de…

Doktorluk, dünyada bir iç deniz ise veteriner hekimlik bir okyanustur” diyen İsmet İnönü de anıldı, "Çünkü bir tecrübe etsen senin aklın da yatar/Bize insan hekiminden daha lazım baytar” dizesini yazan İstiklal Marşı şairimiz Veteriner Hekim Mehmet Akif'i de…

“Eğer Türk veteriner hekimleri olmasaydı istikbalimizi kazanamazdık” saptamasında bulunan Kurtuluş Savaşı’nın komutanlarından Fevzi Çakmak da unutulmadı.

Elbette ki Mustafa Kemal Atatürk başroldeydi. Sahnenin bir kenarında devamlı duruyordu, düşünceleriyle, varlığıyla, bu ülkeye katkılarıyla konuşmacıların sözlerinde yerini almıştı.

 

****

 

Sonra kürsüye Genel Başkan Prof. Dr. Arslan çıktı.

Arslan açılış konuşmasında veteriner hekimlik mesleğinin ikinci plana itilmesi ile tarım ve hayvancılığın geri plana kalması arasında paralellik kurarak şunları söyledi:

Tam da burada şu akla geliyor,  Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün kapanması ile 1990’lı yıllarda bütün dünyada başlayan liberalleşme politikalarının aynı zamanlara denk gelmesi tesadüf müdür?

Cumhuriyetin 100 yılı boyunca salgınların önlenmesi, halk sağlığının korunması, halkımızın yeterli ve sağlıklı hayvansal gıda tüketmesinin adeta sigortası olan veteriner hekimlerin pasifleştirilmesi, görevleri dışındaki alanlarda çalıştırılması, çalışanlarının ve emeklilerine uygulanan ayrımcılık, kime hizmet etmektedir?

Elbette ki, yapılan bu ayrımcılığı rutin mevzuat değişiklikleri, meslekler arası çatışmalar ya da ulusal politikaların bir yansıması olarak görmek büyük bir yanılgı olacaktır.

Bu ancak olsa olsa ülkemizi ticari pazar olarak gören uluslararası kartellerinin uyguladıkları küresel politikalarla açıklanabilir.

Çünkü politikaları kuranlar biliyorlar ki; bir ülkenin kurumları güçlü ise, üretim alışkanlığı devam ediyorsa, hala köylerde yaşam varsa, hala aile işletmeleri ayaktaysa toplumları kendi küresel politikalarının esiri yapamazlar.

Maalesef bu politikaların somut bir sonucu olarak ülkemizde 1990 da kırsal nüfusun kent nüfusuna oranı yüzde 59/ 41 iken 2018 de yüzde 8/92’ye kadar düşmüştür. Kentlere gelen insanlar bu küresel firmaların işçisi ve müşterisi olmuşlardır.”

 

****

 

 Murat Hoca’nın bu konuşmayı hazırladığı saatlerde TVHB Merkez Konsey binasında 1970’li yıllarda yayınlanan Türk Kültürü dergisinin ciltlerini incelerken Prof. Dr. İsmail Kayabalı’nın yazısındaki sayılar dikkatimi çekti:

Ülkemizin nüfusu 35,6 milyondur. Bu nüfusun yüzde 70’i, sayısı 65 bin 247 olan köylerde yaşamaktadır.”

Aynı yazının hemen ilerisinde bir başka çarpıcı bilgi daha var:

Tarım sektörü Türkiye’nin 1969 yılında milli gelirin yüzde 31’in, iş gücünün yüzde 72’sini sağlamıştır.”

Türkiye bugün nüfusun yüzde 90’ından fazlası şehirlerde yüzde 10’dan azı köylerde yaşıyor.

Çok kısa tarih diliminde alt üst olmuş bir toplumsal yapımız var.

Yapılan ölçümlere göre 2030 yılında tarımın Gayri Safi Milli Hasıla’daki payı yüzde 5’e gerileyecek.

İstihdam edilen oran ise yüzde 15’in altında…

Yukardaki sayılarla karşılaştırıldığında Türkiye’deki derin kırılmalar, siyasete de yansıyor.

 

****

 

Bu yazının dipnotu: Konuyla ilgili değil ama müthiş bir çarpıcı bilgi daha var aynı yazıda: “Köydeki erkeklerden yüzde 61.1’i, kadınların yüzde 17.1’i okuma yazma bilir.”

Türkiye’nin cehalet haritasını bundan daha iyi anlatacak oran var mıdır?

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.